“Selim, bu projeyi başarısız bulmuşlar… haberin var mı?”
“Bunca emeğe rağmen beklenti hâlâ karşılanmadıysa, neye dayanacaksın?”
Bu cümle Selim’in omuzlarına buz gibi bir ağırlık bıraktı. Bir anda fark etti: Aylardır koştuğu şey proje değildi… Beklentiydi.
Telefonun diğer ucundaki arkadaşı devam etti: “Dedikodular dolaşıyor. Projeyi yetiştirmişsin ama iş yeterince iyi değilmiş diyorlar.”
Selim’in kulağı uğuldadı. “Ben daha ne yapabilirdim? Gece gündüz çalıştım… Bu kadar emek neden yetmedi?”
Zihninde sert bir cümle yankılandı: “Beklentinin olduğu yerde sakınma olmaz Selim… Beklenti seni korumaz, tüketir.”
Ve işte hikâye tam burada başlıyor.
Yazılım Ekibinin İlk Yılları
Selim işe başladığında ekip 10 kişiydi. Herkes heyecanlıydı; sıfırdan bir ekip oluşturmanın enerjisi vardı. Selim daha ilk haftadan itibaren öne çıkmıştı.
Birinin programında sorun olursa o düzeltirdi. Sistemler çökerse gece yarısı bilgisayarını açardı. Hafta sonu bile “hallederim” diye işe koşardı.
Selim, emeğinden çok övgüye bağlıydı.
Her “eline sağlık” dopamin gibiydi. Her takdir, bir sonraki çabayı tetikliyordu.
Selim farkında değildi ama bağımlılık çoktan başlamıştı.
Büyük Proje: Beklentinin Zirvesi
Şirket bir gün dört ayda yetişmesi neredeyse imkânsız bir proje açıkladı. Herkes şaşkındı ve lider olarak Selim seçildi.
Selim’in içi parladı:
“Demek ki değerimi anladılar!”
Uykusuz geceler başladı. Ofisin ışığı sabahlara kadar onun yüzünden açıktı. Özel hayatı tükendi, ama beklentisi büyüdü:
“Bu projeden sonra her şey değişecek.”
Gerçekten de beklediği proje yetişti. Hem de çok hızlı ve eksiksiz bir şekilde.
Toplantı günü geldiğinde Selim’in zihninde tek bir şey vardı:
“Bugün sonunda hak ettiğimi alacağım.”
Ama hayat öyle ilerlemedi.
“Proje başarısızmış” fısıltıları başladı.
Sunum bittiğinde kimse konuşmadı. Arka tarafta fısıldaşmalar başladı:
- “Eksikler varmış.”
- “Süre yetişmiş ama kalite düşükmüş.”
- “Selim projeyi iyi yönetememiş.”
Selim’in içi buz gibi oldu. Aylarca döktüğü emek, birkaç cümlede silindi.
O gün ilk kez şunu düşündü:
“Ben emeğime değil, beklentime bağlanmışım.”
Ve beklenti kırıldığında, Selim’in tüm sistemi çöktü.
Beklenti Arttıkça Çalışması da Arttı
Takdir gelmedikçe Selim içten içe eksiliyordu. O eksikliği doldurmak için bildiği tek şeye sarıldı:
Daha çok çalışmaya.
Sabah herkesten önce geldi ve en son o çıktı. Hafta sonlarını tamamen işe gömdü.
Her defasında içinden bir ses:
“Bu kez görecekler.”
Ama beklentinin beslediği bu çalışma, Selim’i özgürleştirmedi; tüketti, işe bağımlı hale gelmişti.
Terfi Gününün Çöküşü
Selim ara yöneticiydi. Bölüm müdürü ayrılınca herkes gibi o da kendisinin geleceğini düşündü. Hatta ailesi bile “artık zamanı geldi” diye bekliyordu.
Ama şirket bambaşka bir karar aldı:
Selim’in departmanı kapatıldı üretim departmanına bağlandı.
Masasında tek başına otururken kendi kendine şunu fısıldadı:
“Ben değersiz değilim… Ben, kendi beklentime yenildim.”
Uyanış: Sakınmanın Başladığı Gün
Aylarca sorguladı:
- “Neden olmadı?”
- “Neden görülmedim?”
- “Neden emeklerim karşılık bulmadı?”
Ama asıl soruyu daha sonra sordu:
“Neden bu kadar bekliyordum?”
İşte gerçek kırılma o anda yaşandı.
Selim sakınmanın kapısını açtı.
Sakınmak kaçmak değildi. Bir duyguyu bastırmak değildi.
Sakınmak; “beni tüketen beklentiden uzak duracağım” deme cesaretidir.
Selim, kendine yeni bir disiplin getirdi:
- Gereksiz iş yüklerini reddetti.
- Mesai dışı çalışmayı bıraktı.
- Bildirimleri kapattı.
- Övgü tetikleyicilerinden uzaklaştı.
- Kendi niyetine, hedef doğrultusunda katkısına odaklandı.
İlk defa kendini özgür hissetti.
Kendine Sor
- Ben gerçekten katkı için mi çalışıyorum?
- Birilerinin beni fark etmesini mi bekliyorum?
- Hangi beklentiler beni kırılgan yapıyor?
- Hangi övgülere bağımlıyım?
- Neyi bekliyorum? Ve neden?
- Beklentiyi bıraksam… ben kim olurum?
Sonuç: Kariyerde Sakınmanın Ustalığı
Selim sonunda şunu öğrendi:
“En iyi vedalaşma, beklentiyi bitirmektir.”
- Sakınma, yanındayken yapmamak değildir.
- Sakınma, kendini tüketene karşı koruma disiplinidir.
- Sakınma, değeri başkasının eline teslim etmemektir.
Ve gerçek özgürlük tam burada başlar:
Sakınma, beklentinin bittiği yerde başlar.
“Bir Yazılım Uzmanının Kariyerde Özgürlüğe Yolculuğu” için 4 yanıt
-
İnsanın bağımlılıkları farklı farklı…
İlgi gibi insanın düşünmediği daha neler olabilir kim bilir?
Beklentiden uzak durmak insanın şifası ve zaman zaman unuttuğu da bir gerçek…Sakınabilne marifetini geliştirmek için insanın şifası, beklentiyi bitirmesi, teşekkürler
-
İnsan beklentisini nereye koyarda ona bağımlı oluyor. Beklentisini çekince de onlar seni buluyor:)
-
Bekleye bekleye ne hale geldik, değil mi? Son zamanlarda sık karşıma çıkan bazı söylemler var: “İnsan düşünceyle pek çok şeyi çözüyor” gibisinden. Hatta en son Kanserli bir hastanın meditasyonu ile kanseri yenmesi aktarılıyordu. Şuradan kalkıp Amerika’ya ilgili seminere gidenler anlatıyor. O kadar uzakta mıydı peki gerçek? Durup düşünsek, irdelesek gerçeğe ulaşamaz mıyız? Meditasyon denilince havalı oluyor değil mi? Aslında oturup kafayı gerçek manada dinlesek… “O vermek istemediği için mi yoksa ben beklediğim için mi?” diye sorsaydık mesela? Kal gelirdi öyle değil mi? Hiç sorulmamış bir soru karşısında…
-
Ne kadar tanıdık bir öykü.
Ne kadar çok insan aynı durumda aslında.
Bir yanıt yazın